- tanrikulu61
Komünizmin Sonrası Kapitalizmin Kıskacındaki Şehir:Batum
Güncelleme tarihi: 13 Oca 2019
Üniversite bir insanın hayatındaki önemli eşiklerden bir tanesidir. Hayatınızın geri kalan kısmının nasıl geçireceğiniz büyük ihtimalle üniversitede şekillenir. En özgür olduğumuz zamanın üniversite yılları olduğunu ise ancak mezun olup işe başladığımızda anlıyoruz. Şahsen benim için öyle olmuştu. Bende üniversitenin son iki yılını biraz gezerek değerlendirdim. Zira Erzurum’da dört yıl kolay geçirilmiyor hele hele batıdan gelip soğuk havaya alışık değilseniz Erzurum’da yaşamak gerçekten önemli bir yetenek haline geliyor.

Bir musibet bin nasihatten iyidir diye boşa söylememiş büyüklerimiz. Üniversitede bir öğrenci dergisi çıkarmaya karar verdim ve ilk sayıda batınca bir öğrencinin kolay bulamayacağı bir parayı ödemek zorunda kaldım. Hikaye uzun kısa anlatayım öğrenciyseniz part time bir kafede çalışabilirsiniz ancak bunun size maddi getirisi pek fazla olmaz ben de Erzurum’da yapabileceğim en iyi işi yapmaya karar verdim tur rehberliği. Gezmeyi seven birisi için rehberlik bulunmaz nimet hem getirisi de yüksek. Neyse Doğu Karadeniz ve Gürcistan’a düzenlenen turlara rehberlik yaparken Batum’a birçok kez gittim. Bu nedenle hem Batum’u hem de kültürünü yakından tanıma imkânı buldum.
Batum Gürcistan’da yer alan üç özerk bölgeden bir tanesi. Kendi içinde bağımsız olan Acara Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti. Sovyetler döneminde Komünizmle yönetilen Batum Sovyetlerden sonra iliklerine kadar Kapitalizmi yaşayan bir şehir konumunda.
Batum, kumarhaneleriyle ve gece hayatıyla Las Vegasla yarışacak hale gelmiş. Batum’da kumar oynamak ve oynatmak yasal. Komünizm döneminde Avrupa’nın en önemli sanat merkezi olan Batum son yıllarda birçok zenginin tatil yeri konumuna dönüşmüş. Komünizm dönemini yaşamış insanlar aradaki farkı; ‘’zengin değildik ama kaygılı da değildik, yapacak bir işimiz az da olsa gelirimiz vardı yarın için kaygılanmıyorduk ama şimdi öyle değil’’ şeklinde anlatıyorlar. Evet nispeten Türkiye’ye göre ucuz olsa da bir Gürcü için durum pekte öyle değil.

Batum Karadeniz’de yer almasına rağmen Akdeniz iklimine sahip. Narenciye ürünleri bile yetiştiriliyor. Hatta yer şekilleri de pek bizim Karadeniz’e benzemiyor. Bize göre çok daha düz. Kadim bir tarihe sahip olan Batum’da Roma, Pers, Moğol, Pontus ve Osmanlı imparatorlukları hüküm sürmüş. Şehir 314 yıl Osmanlı himayesinde kalmış daha sonra 1991 yılına kadar Sovyet Rusya tarafından yönetilmiş. Bundan dolayı Batum önemli bir Kültürel mozaiğe sahip.
Bu kültürel mirasın en önemli parçalarından birisi de Gonio Kalesi. Kale Hopa’yla Batum arasında yer alıyor ve yapımı 1. Yüzyıla dayanıyor. Kaleyi önemli yapan özelliği ise nn iki havariden birisi olan Aziz Mathias’ın mezarının da bu kalede olduğuna inanılması. Osmanlıda ise kale Pazar yeri olarak kullanılmış.

Aziz Mathias’ın mezarının bu kalede olduğuna inanılması Hristiyanlar için burayı kutsal bir yer haline getiriyor.
Batum’un önemli yerlerinden bir tanesi de Batum Botanik Parkıdır. Dünyanın en büyük botanik bahçelerinden birisi olarak kabul edilir ve park 1862 yıllarına kadar dayanır. Rus botanikçi Andrey Nikolayevich Krasnov tarafından geliştirilen Batum Botanik Bahçesi 5000’den fazla bitkiye ev sahipliği yapmaktadır. Neredeyse her türden bitkiye rastlayabileceğiniz bu bahçe gerçekten çok özel yerlerden bir tanesi. Çok büyük bir alama yayılan bahçe fotoğraf severlerinde ilgisini çekmekte.
Beni Batum’da etkileyen bir diğer şeyse şehirdeki binaların mimarileri oldu. Zira Batum’un özellikle merkezinde bulunan yapılar ciddi denetimlerden geçmekte. Yapacağınız binanın mimarisi devlet tarafından onaylanmak zorunda. Bu nedenle tarihi bir binanın yanında modern bir bina yapmak neredeyse imkansız. Şehir mimarisini bozacak bir yapıya izin verilmiyor. Mesela çok tarihi zannettiğim bir binanın yeni yapıldığını öğrenince çok şaşırmıştım.

Batum mimarisiyle Avrupa şehirleriyle benzerlik gösteriyor. Bu örneklerden en önemlisi ise Batumi Piazza meydanıdır. Batum’un simgelerinden bir tanesi olan Meydanda dolaşırken kendinizi sanki bir Avrupa şehrindeymiş gibi hissediyorsunuz. Meydanda yemek yiyebileceğiniz ya da bir şeyler içebileceğiniz birçok yer bulabilirsiniz. Batum Akdeniz iklimine sahip olmasından dolayı kaliteli üzümlerin yetiştirildiği bir yer. Bu nedenle şehrin şarapları çok meşhur. Piazza Meydanı’da şarap içebileceğiniz bir çok yer bulabilirsiniz. Yine meydanın yakınındaki Meda Heykeli etkileyici yapılarından bir tanesidir. Bir elinde koyun postu tutan bir kadının yer aldığı heykelin hikayesi Yunan Mitolojisine dayanmakta. Bunların yanında merkezde yer alan diğer önemli simgeleri ise alfabe kulesi, aşıklar heykelidir.
Batum sahilde yer alan aşıklar heykeli trajik bir hikayeden esinlenen Gürcistanlı Tamara Kvesitadze tarafından yapılmıştır. Heykelin erkek figürü Müslüman Ali kadın figürü ise Gürcü Prense Nino’yu temsil etmektedir. Bu iki sevgilinin aşk hikayeleri Sovyet Rusya’nın işgali sonucu ayrılıkla sonlanır. Bunu temsilen yapılan heykel uzaktan bakıldığında kadın ve erkek figürleri birbirine yaklaşıp uzaklaşmaktadır.

Bunların dışında yine Batum’da denize girebilir ya da tekne turu yapabilirsiniz. Yemek konusunda titizseniz Batum tamda size göre bir yer çünkü şehirde birçok restoran Türkler tarafından işletiliyor. Alkollü içeceklerin dışında Batum’da Armut sodası çok meşhur. Ben ilk içtiğimde adeta bağımlısı oldum. Şehrde yetişen Armutlardan elde edilen bu soda gerçekten çok farklı bir lezzete sahip mutlaka denemelisiniz.
Şehirde gezerken Komünizm döneminden kalma binalar hemen dikkatinizi çekecektir. Şehir gerçekten iki döneminden izlerini yansıtıyor. Merkezde büyük gökdelenler merkezin dışında büyük toplu konutlar farklı bir görünüş katıyor Batum’a. Komünizm döneminden kalma binalar dış görünüş olarak eski gözükseler de halen faal olarak kullanılıyorlar. Batum Sanat Merkezi bu yapıların en önemli örneklerinden bir tanesi. Yapıldığı dönem Avrupa’nın en büyük sanat merkezi olma özelliğini taşıyan bina şimdilerde de aktif olarak kullanılmakta.

Tıpkı binalar gibi Batumlularda da her iki dönemin izlerini taşıyor. Genç kesim Kapitalizme çabuk ayak uydurmuş. Ülkede kumarında serbest bırakılmasıyla birçok otel zinciri Batum’a akın etmiş. Canlı gece hayatı, kumar Batum için önemli bir gelir kaynağı. Daha çok gündelik yaşayıp hayatın tadını çıkarıyorlar kendilerince. Komünizm dönemini yaşayan yüksek yaş grubu ise biraz bu durumdan endişeliler.
Özellikle gençlerin uyutulduğunu düşünüyorlar. Ancak her şeye rağmen gerek kültürü gerekse mimarisiyle Batum görmeye değer bir şehir. Bu arada hatırlatmadan geçemeyeceğim birkaç not var. Batum’a kimlikle gitmek mümkün ancak kimlik yerine ehliyetle girerim demeyin çünkü kabul edilmiyor mutlaka kimliğinizin yanınızda olması gerekiyor. Kiralık araçla girişte sıkıntı oluyor özel bir vekaletiniz yoksa aracınızı Türkiye’de bırakmak zorundasınız. Yine sınıra yakın döviz bürolarında Türk parası bozdurursanız zarar edebilirsiniz şehir merkezinde bozdurmanız sizin için daha iyi olur. Sınırda şehir merkezine giden taksiler var hemen her taksici az çok Türkçe konuşuyor bu nedenle anlaşmak zor olmuyor. Fiyat konusunda pazarlık yapmanızı tavsiye ederim. Batum hem Türkiye’ye yakın oluşu hem de kimlikle girilebilmesi açısından çok iyi bir seçenek. Batum’da bir tane havaalanı var. Hopa ve Batum bu havaalanını ortak kullanıyor yani Hopa için uçak bileti alırsanız Batum Havaalanında iniyorsunuz.
Batum her yönüyle sizi etkileyebilecek bir şehir bu nedenle gerek kültürel gerekse diğer yönleriyle Batum sizin için iyi bir tatil tercihi olacaktır.